Müze gezintileri bitti...Hayaka Artı'nın bir bölümünü atölyeye dönuştürüp kış boyunca haftada 2 saat de olsa biraraya gelecegiz. Bu gün 12 kişiydik. cocukların sesleri bana yaz günlerini hatırlattı.. Bu yaz denize girdiler mi? Kimler girdi? Hepimiz denize girmiş, yüzmüşüz bu yaz. Gelenlerin hepsi müze gezilerine katılmadığı için, ortak konumuz müze olamıyor. Öte yandan İstanbul Modern'i gezenler, Sarkis'in yerleştirmesinden yola çıkarak yapacakları kutu odaları unutmamışlar.
Bir yandan deniz, güneş, miyde (yanlış yazmadım miyde) kabukarı, -hepimiz çok güldük bu miyde kabuklarına- plaj, şemsiyeler, yüzen insanlar, denizin rengi konuşulurken, resimler yapılırken, bir yandan kışlık atölyemizi kurarken neler toplamalıyız, odalar icin kutu bulmalıyız vs. konuşmaları... elbette son yarım saatte sıkılanların birbirlerine sataşmaları, havada uçuşan kalemler...biten, bitemeyen, bitmesi istenmeyen resimler....Fotoğraf çekmeyi unuttuk bu sefer...oysa çekmek gerekiyor. Çünkü Elanur'un cep telefonu fotoğraf çekebiliyor ve fotograf çekildiğini görünce aklına gelıyor, fotoğraf çekmeye başlıyor ve çok güzel kareler yakalayabiliyor bazen...
Bir süre sonra fotoğraf çekerek de hayattan keyif alınabileceğini, farklı fotoğraflar çekmeyi, kendi gözleriyle yakaladıkları anlık ayrıntıları en azından hatırlamayı, belki üzerinde düşünmeyi öğrenecekler...tıpkı bizim öğrendiğimiz gibi...
Artık "galeri"ye stadyum demiyorlar... bir zamanlar çocuk olduklarını bu keyifli paylaşım anlarıyla hatırlayıp, tekrarlamak isteyip başka çocuklarla resimler yapıp oyunlar oynayan yetişkinler olma seçenekleri de olacak...bir seyler oğrenmek her insanı mutlu eder derler... öğrenirken üretmek, sevmek ve gülmek de olmalı :)) Biz böyle büyüdük, bunu yaşatmaya çalışıyoruz çocuklarda. Burası Çukurcuma, Hayaka Artı.
20 Kasım 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder