24 Ekim 2009 Cumartesi

Merve müzede...



22 Ekim Perşembe müzeye gitmek isteyen tek çocuk Merve idi. Saat 16'da giyinmiş, annesinden izin almış Hayakaartı'nın kapısında bekliyordu. Daha önce okulla gitmiş İstanbul Modern'e. Çok yorulmuş ve hızlı bir gezi olduğu için istediği gibi gezememiş. Yumurtaları hatırlıyor müzedeki. Uçan yumurtalar vardı diyor...

Müzeye tek başına gitmesine görevlilerin izin verip vermeyeceklerini soruyor. İçeride, üst kattaki tüm resimleri dikkatli gözlerle izleyip, kimin yaptığını, ne zaman yaptığını, malzemesini soruyor Merve. Yumurtaları buluyoruz birlikte. "Pastacı Yamağı" Yumurtaların niye havada uçuştuğunu anlıyor. Malzemeleri inceliyor.

Sonra Güngör Taner'in resmi önünde durdu ve "bunu yapmak istiyorum ben renklerini çok sevdim" deyip resmin önüne oturdu. Kuru kalemle istediği renkleri elde edemedi, resmin malzemesini sordu ve atölyede tekrar akrilik boylarla çalışıp çalışamayacağini bilmek istedi. Geçen seneden akrilik boyayı tanıyor.

21 Ekim 2009 Çarşamba

Çocuklar müzede...

Bu sayfalarda, Hayakaartı'nın katkılarıyla gerçekleştirilen çocuk atölyelerinde yapılanları yıl boyunca izleyebilrsiniz. Geçen Haziran ayında 44a Sanat galerisinde açılan "Çocuk İzleri" sergisinin her yıl sürdürülebilirliğini sağlamak ve çocuklara biraraya gelip çalışabilecekleri mekanları çoğaltarak sunmak amacı ile gerçekleştirilen bu atölyeler sanatçıların gönüllü katılımına açıktır.


15 Ekim Perşembe günü, Birol, Raci, Meltem, İbrahim, Elanur ve Yüsra'yla İstanbul Modern'e gittik. Çocukların yaşadıkları mahalle İstanbul Modern'e çok yakın. Çoğu ilk kez müze gördüler. Müze nedir? Duvarlarda asılı olan resimler niye oradadır? Niçin insanlar müzeleri gezerler? Bu gibi sorulara verecekleri yanıtları yok. Mekan, resimler, yerleştirmeler, gezen insanlar her şey çocuklar için yeni bir deneyimdi.

Margherita Manzelli'nin yalın, büyük tablosu karşısında (Büyük Gürültünün Altında) yerde oturup resmi yapmayı tercih ettiler. Her biri farklı bir gözle yorumlasa da tablonun üzerlerinde bıraktığı etki aynıydı. Yalnızlık...Ressamı anlmışlardı.


Müze çıkışı Boğazkesen Caddesi üzerinde duvar afişlerine bakarken. Bir müzenin duvarlarında asılı olan resimlerle, sokak duvarlarında asılı afişler arasında ne fark vardır? Çocuklar neyin ne olduğunu nasıl ayırt ederler? Bir değerler hiyerarşisi var mıdır kafalarında? Özellikle de kısıtlı eğitim olanaklarına sahip çocuklarla sokakları müzeleri dolaşırken insan dünyaya bakışındaki değerler sistemini gözden geçirme gereksinimi duyuyor. Sınırları çizilmiş, belirlenmiş düşünsel-dilsel kalıpların dışına çıkabilmenin en güzel yollarından biri birlikte bir deneyimi paylaşmak. Paylaşmaya nereden başlayabileceğiniz konusunda mekanlar, sokaklar iletişimde bir arayüz oluşturuyor...Sarkis'in müzenin alt katındaki "Kendinden Bir Şey Bırak" yerleştirmesi ile çocukların kurdukları ilişkiyi sanatçı öngörebilmiş midir ya da o yerleştirme tam da çocukların kurdukları türden bir ilişkiyi mi beklemekteydi orada, merak ettik...